13 Ekim 2014 Pazartesi

ACILAR YENER KAHRAMANI




Bu gece bizi böler
bu sessizlik bir şarkı söyler
ve gölgeler konuşur
ölmek diyorum sevgilim, ölmek
hemen sus diyorsun
susmak ölü meziyetidir bunu bilmiyorsun
bazen sevgilim
düşlerimde kendimi asıyorum
ip hiç kopmuyor ve kapı hiç çalmıyor
düşlerde ölmek kolay sevgilim
ölmenin kolay olduğu yerde,
sevmekte kolay sevişmekte
bir öpüşmeyi yüz yıla yayabilir insan
bir beli bin yılda sarabilir
bir güzel resim gibi kalabilir
ama unutma sevgilim düşlerde acılar geçmiyor
düşler parçalar zamanı
düşlerde acılar yener kahramanı
sevgilim,uyumak ve sevmek
acıları gömmeyecek
sevmek bizi mutlu
öpüşmek bizi dokunulmaz etmeyecek
ama sevmesek'de zaman geçmeyecek



10 Ekim 2014 Cuma

MAVİLİĞE DOĞRU





Bir mavi güzellik çöktü tenimize
uyndık en mahmur ve mahsum hallerle
yüzümüzde bin uykulu hal
ezanlar okundu,çanlar çalındı
bin türkü geçti radyolardan
bin kilometre yaptı dolmuşlar
bin sigara yaktı,yaktıda södürdü bile sevdalılar
garip şey şu güneşin doğuşu
karanlıktan aydınlığın var oluşu
ağır ağır döner dünya
kırgınlık ve yılgınlık dolu gövdesi ile
güneş bir anda parlar
milyon yıldır yanan ateşiyle
ve insan
yatağından maviliğe doğru doğrulur
bin umut barındırarak
bir hikaye yaşamak için



3 Ekim 2014 Cuma

DELİ OLANIN HÜKMÜ VE GERÇEKLİĞE KALKAN KALDIRMA





Gidişimiz tüm gidişler gibi sona doğru.Bir ilerlemenin içindeyse zaten bilmeliyiz ki rotamız sona doğrudur.
İnsanın sonu nedir?.Yaratılmış doğrulmuş tüm varlıklar gibi ölümdür elbet.O halde ne yapmak gerek?.Bazıları hiç bir şey der.Çünkü hiçliğe gideceğimizi savunurlar.Bazılarıda her şeyi yapmalıyız der,onlarda hiçliğe gideceğimizi savunanlardandır çünkü,madem hiç olacağızdır,o halde her şeyide hiçe götürmek gerek derler.
Teoriler ve inanışlar tartışılabilir,tartışılmalıdır,orta doğu sınırlarında böyle olmasada dünyanın çoğu yerinde böyle.Bizde inançta sevdada yemin gibi,Sanki asırlık sözlermiş gibi asılı duruyorlar boynumuzda,bundandır başımızın önde olması.
Dünya ne ifade eder?.Koca bir sınavı,kocaman bir fırsatlar bütününü.Bu benim fikrim.Her sınav gibi kalanlar olabilir,oldukcada çoktur bu.Çünkü çalışmak,iyi güzel ve umut dolu olmak yeterli değil dünya için.Bundandır ki dünya kırgınlıklar ve yılgınlıklarla doludur.
Delilik ise en güzel kestirmesi,en koyu köşesidir insanın.Ona sığınmak huzurdur.
Deliler ve akıllılar bir bütündür,tek beden hepsine hapishanedir.Esas söz şudur ve unutulmamalıdır ki,hepimizin yönü aynı.Dünya el ele ölüme koşanların gezegenidir.











12 Temmuz 2014 Cumartesi

RAKKASE'YE DİL DÖKÜŞ

Bir gün bana bir mezar kazacak
 üstüme toprak,şiir ve bir iki fotoğraf atacaksın
Sonra ben ışıksız,sen yalnız...
Ama ondan evvel daha uzun güzel günler
Kadim kitaplar ve şişe şişe şaraplar varken
Sen gül biraz kardeşim
Bana gül
Dünyaya ve deri koltuklarda beyaz yakayla  oturanlara gül
Histerik kahkahalar at
Bulutları dağıt,köpeklerin tasmalarını çöz
Bir defter al ve karala
 Kafanda ne kadar düğüm varsa çiz,çöz
Biraz renk kat
Koyu renkleri ağlayarak aç
Zaten hayatta neyi açabilirsin ki?
Kapıları,pencereleri,renkleri,kalbini..
Bir sahile in ve hızla yürü
İnsanlar meraklansın
Düşündürmüş ol onları
Uzun bir şiir oku mesela
Sonra uzun bir şiir yaz
Sonra uzun bir şiir ol
Güneş ol,deniz ol
Sonsuzluk neyde gizliyse o ol
Biraz cennet ol
Biraz cehennem
Biraz ışık biraz karanlık
Bitmez bir kafiyeler bütünü ol
Hece hece sevgi ol
Dere ol ırmak ol
Rüzgar ol
Ferahlık neydeyse o ol
Kendini geç bir derin felsefeyle
Kendi suyunda boğulmayan daha da ölmez derler
Daha çok şey derler aslında...
Hep yalandır hep roman
Ve biraz biraz saçmalıktır her cümle
Bir öpüş kadar gerçek olamayan
Hersey saçmalıktır zaten
Kara bir tren sadece ihtimaller kadar uzun
Ve topluluklar hüzünleri kadar bütündür
Bu sıkışmışlık ondan
Kara bir boğa kovalar gibi
Dalgalar boyumuz aşar gibi
Koşmamız ondan

1 Temmuz 2014 Salı

SEN AYDINLATIRSİN GECEYİ

"Eninde sonunda ölecek olan birinin bu dünyanın derdini anlamasına imkan yok"
Diyor Onur ünlü o tuhaf ve insanı cezbeden kafasıyla.Sen aydınlatırsın geceyi,ürperten,güldüren,merak ve gariplik için bırakan bir film.
İnsan bazen yadırgamalı diyorum filmden sonra,bazen tuhaflıklar içinde kalmalı.Böylece normali irdeliyor,kafasında bir "tekerlek" dönmeye başlıyor ve durmuyor çünkü normal hiç durmaz hiç teklemez,hiç yok olmaz.İsyanlar biter,aşklar biter,öpüşmeler,şiirler biter ama normal bitmez.Normali ancak gerçeğe kesik atan şeyler,filmler,romanlar,şiirler,sanata dair ne varsa yani,onlar bitirebilir.






17 Ağustos 2013 Cumartesi

GERÇEKLER VE' GERÇEKTEN Mİ?' SORUSU

‘Bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz’
-devrim arabaları
Kitaplar yazdık yaktınız,okullar yaptık yıktınız,temiz çocuklar bıraktık dünyaya kirlettiniz.Bizim bulduğumuz mürekkeple bizim bulduğumuz kağıda bastığınız ‘para’ denen,ölüm,vahşet ,acımasızlık ve insanlıktan uzak ne varsa onunla eş anlamlı o lanet şey için her şeyi yaptınız.Rant tekerleri çevirdiniz,her çomak sokanı astınız,yaktınız,yıktınız,zaten başka ne yaptınız ki,yalanlarda kurulu gerçek imparatorluklar kurdunuz.Ne halkı eğittiniz ne çocuklar daha iyi yaşasın dediniz,sadece ‘ben’ dediniz siz,kendi rant grubunuzda bile ‘biz’ diyemediniz.Haksız kazancınızı haliyle haklı dağıtamadınız.Çıkarlarınızın sonu çıkmaza vardı farkındayız,zaten biz bunu size söylemiştik her şiirde,her kitapda ama siz sayısal değeri olmayan hiçbir şeyi okumazsınız tabi!,hayat sadece maddiyattır tabi ki!.Kendi maddiyatı toprak olucak bir canlı tabi ki maddiyat düşünmelidir!.Maneviyat sadece fantastik sözlüklerde geçen çiçekli böcekli ,kelebekli,sevgi efektli bir ülkedir!.Şunlar çok gereksizdir :
-Tarihi bir sinemayı yıkmamak,sinemadan tarihmi olurmuş,ecnebi icadı pis şey,zaten karanlık kim kime ne etti o salonda kim bilir,yıkmayıpda katmı çıkacaktık!
-Parka ne gerek var,her taraf park,mesele illa ağaçsa,dikelim AVM’yi ağaçları kenarlarına koyarız.Zaten topluca yeşil bir ekosisteme gerek yok,fon olsun yeter,kesmeyipte sulaycakmıydık,küresel ısınıyoruz suya yazık!

-Bunlar hep ayyaşın soyundan,hep isyancı bunlar!.Zaten bu ülkede isyanla değil,kurtuluş savaşında anlaşmayla kurtuldu!.Giymişler şortları,terlikleri,ellerinde limon,su,en beteri kitap,tam savaşa hazırlar,pis marjinaller,erken davranmasak kesecekler polisimizi!
,




KÜÇÜK ADAMLAR VE MİDE BULANDIRAN HAYATLAR-KÜÇÜKLÜĞE YERGİ,GÜLİVERE SELAMLAR-

Küçük meseleleri dert etmeyi gelenek haline getirmiş adamlar tanıdım.Küçük adamlardı bunlar haliyle,zaten büyük adamlar nadir yüzyıllarda görülür ve o çağ onlarla alınır.Benim bahsettiğim adamlar duvarda ki çatlakları,domatesin haddinden fazla kırmızı oluşunu,komşusunun aşırı sinirli varoluşunu,yıllar önce kimliklerinin kayboluşunu dert eden adamlardı.Stres içinde ve bin bir dertle yaşamak onların rutinidir.Emekli albayın arabayı hafif çapraz park edişi sorun olur onlara.Bir şeyi dert edinebilmeleri için yakınlarında olması yeterlidir.Küçük adamlar,küçük dertler dedik ya,büyük dertler ve uzak mesafeler işte bu küçük adamların küçük dertlerle dolu hayatında zerre gölge etmez.Garip şekilde çakıl taşlarının duruşunu bile dert eden bu insanlar,kendinden biraz uzak diye insanların katledilmesine ses çıkarmaz,bunu umursamaz.Bana dokunmayan yılan bin yaşasın derdindelerdir,unuttukları nokta şu dur ki,dünya küreseldir ve bir küre üzerinde yapılan tüm yolculuklar ayni yerde bitmeye mahkumdur.İnsan ve insan müsvettesi olmak arasındaki derin ve karalamalarla dolu fark işte burdadır ve zaten küçük adamlar unutulmaya mahkumdur.İnsan iki kere ölür derler,birincisi fiziken,ikinciside dünya üzerinde adımızı bilen son kişi öldüğünde.Küçük adamların ismini kimse bilmez ki,onlar sıfattan ibarettir.

Hayat, onu yaşamayı bilen cesur insanlarındır.



-

6 Temmuz 2013 Cumartesi

YÜKSEK SESLİ BİR KÜFÜR VE GERİSİNDE BİR YANSIMA

YÜKSEK SESLİ BİR KÜFÜR VE GERİSİNDE BİR YANSIMA

Siktir olun gidin lan dedi caddenin en işlek yerinde.İnsanlar durup baktılar garip garip.Sanki ilk defa duyuyorlardı bu dillere pelesenk cümleyi.Adam kendi küfürünün etkisene şaşkınlıkla bakıyordu.Bir süre bakıştılar ‘edepli’ kalabalık ve ‘küfürbaz’ adam,sonra herkes yoluna gitti.Adam sallanarak yürüyordu,ya çok hüzünlüydü ya çok bira içmişti.İkisi çoğu zaman aynidir zaten.Adamın adı neydi?.Belirsiz.Yaşı kaçtı?.30-35.Adamın kafası karışıktı,görüşü bulanık,cebi boş,gönlü sevdalı.Hafifte gazı vardı ama o önemsiz şimdilik.9 yaşında hala atına yapan .15 ‘inde  aşık olan,17’sinde kız kaçıran, 10 ay sonra baba ve 14 ay sonra alkolik ve kaba olan bir insancıktı adam.Garip şarkılar türetmek adetiydi,şiir ezberlemeye çalışırdı,gazete okurdu arada çoğunu anlamazdı,hayatında kitap bitirmişliği yoktu,babası gibi dedesi gibi.Mesleği çoktu çok,çok meslekli olmak bok işti.Sanayide çalışmış,kasiyerlik yapmış,pazarda tezgah açmış,garsonluk yapmış„„her mevzuya dalmıştı.Garip adamdı,utanınca nefesi daralır,korkunca sinirlenir,sinirlenince ağlardı.Babası sert adamdı,sırtında çok sopalar kırılmış,küfürün kalaylısını çok işitmişti.2 kardeşi daha vardı,en büyük oydu.En küçük okumuştu,Ankara’da polisti şimdi.Ortanca olan kızdı,adı Meryem,19 yaşına bastı basmadı kaçmıştı evden çok bile kalmıştı.Duyulana göre 3 kere evlenmişti –Allah için güzel kızdı- 4 yıldır haber aldığı yoktu,ne bok olduğu belli değildi yani.Ödü patlıyordu her bara-pavyona girdiğinde,kardeşini orada o biçim kızların arasında bulacak diye.
Evde karısı bekliyordu şimdi,yorgun,bıkkın duran,sessiz karısı.
Yol uzuyordu adamın önünde,adımları ağırlaşıyor,başı ağrıyordu.Binbir mevzu geliyordu aklına,cebindeki faturalar,eve gelecek haciz,Necati’ye olan bu Cuma ödenecek 200 lirayı…
Olduğu yere çöktü adam,kustu,ağzı zehir gibiydi.Ayaklarına kusmuk bulaşmış olarak kalktı yerden.Başı önde gözleri kapalı durdu,kafasının içinde sesler vardı.Adam nefes alamadı bir an,sonra bağırdı:
‘siktir olun gidin lan!’

28 Haziran 2013 Cuma

ROMANTİK-İKİ GÖZLEM,İKİ YAZI-

Romantik, Teoman’a duyulan hayranlıkla açılıp, arkadaşla izlediğimiz güzel bir filmdi.Sonuçta müzikte bu kadar başarılı olan bir sanatçının oyunculuğunun da izlenmesi gerekiyordu.Filme gelince;Bol bol sonbahar temalı, zaten Teoman’ı düşünürsek sonbahar temalı olması gayet normal.Arkadaşlık, aşk,kin..Bütün duyguları yaşatan bir başyapıt.Film, “doğru bilinmeyince eğri bilinmez” sözünün seksenaltı dakikaya sığdırılıp anlatılmış en güzel hâli.Sinan Çetin’in filmin başında da dediği gibi “İnanç perdesi ne kadar kalınsa akıl güneşi o kadar geç doğar."
Ayrıca bu filmde farklı olarak iyinin değil de kötünün tarafındayız ister istemez ve onun hayatına yolculuk yapıyoruz, onu anlamaya çalışıyoruz ve hiç beklenmedik bir sonla karşılaşıyoruz.Teoman ve Okan Bayülgen ve Yasemin Kozanoğlu’ndan oluşan aşk üçgenini anlatan bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
-Ayşenar
ROMANTİK,bir dost tafsiyesiyle izlemeye başladım teoman hayranlığınında izlememde etkili olduğu enteresan ve ürpertici film,şahane romantik başlıyor ve bir çocukluk travmasından kaynaklanan intikam planıyla bitiyor.Okan bayülgeni daha bir sevdim bu filmle,garip adam.Başrolde oynayan kız adını bilmiyorum çok güzel,şahane.Oyunculuğu hakkında ayni şeyi söyleyemem ama.Film bizi sinan çetinin o garip kafasına sokuyor,Buda bize sanatsal ve vahşi bir intikam hikayesi ile romatik bir aşk macerası arasında bir köprüde yürüme imkanı veriyor.Tabi birde aldatılan ve katil olduğunu sanan saf bir aşık katmak gerek.Teoman şarkıları filmin artısı,çok uyumlu olmuş.Bence izlemekte yarar var,Deneyin millet,hatta ilk 40 dakikayı izleyip arkadşlarınızla tartışın sonra devam edip değerlendirme yapın biz yaptık şahane oluyor . 
-sercan

'İYİLER İLK GÖRÜŞTE TANINMAZ'

Biz en çok sevdilklerimiz giderken üzülenlerdeniz.Alıştıklarımızı severiz biz,bizden olanları severiz.Biz ilk defa televizyon denen o lanet beyaz ekranda bizden birini görmüştük.O gitti ona üzgünüz şimdi.İyiler ilk görüşte tanınmaz,ne doğru cümle.Sadece küfür ediyor ve bolca içiyor diye vicdanlı bir adamı dışlayan ve yadırgayan vicdansızlar eminim garipsemişlerdir bunu.'Ben iyi bir  adam olamadım ama kimseninde adamı olmadım',hepimizin böyle olması gerekmez mi?.Bize dayatılanlar yerine doğruları yapmamız gerekmez mi?.Amirler,müdürler karşısında başı önde ve sessiz,her şeye 'eyvallah' çeken tiplerden olmak ne kazandırır bize...
-para
-para
-para
-'saygınlık'
-kariyer(!)
İşte bunlar,peki ya şunlar:
-haysiyet
-adalet
-özgürlük
-rahat bir vicdan
Bunlar kaybedilenler hanesine yazılacak kadar önemsiz şeyler mi ?,,,
'Yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir'..yanlışları görmeden doğruları tanıyamazsın ki zaten.
Doğruları yapmanın ne kadar zor olduğunu,unutmaya çalışmanın yakıcılığını,hayatın ne kadar acımasız ve insanların ne kadar süprizli olduğunu izledik biz,,bizden birinin doğru yolda yürümesiyle felaketini izledik.
Geçmiş olsun dedik, 'geçmiyor,amına koduğumun dünyasında bi sikim geçmiyor' dedi.
Her şey bitti mi dedik 'rakı koy la' dedş,öyle ya rakı bitmemişti daha.
Sonra gitti güneş doğarken,yeni bir güneş başlarken.Biz hep karanlıkta izledik,karanlık gördük onu, o ışıkların en şahanesiyle gitti,eyvallah amirim,eyvallah.