9 Mart 2013 Cumartesi

TEKRAR YALNIZLIK ÜZERİNE



Kelimelerden önce de Yalnızlık vardı. Ve Kelimeden sonra da var olmaya devam etti Yalnızlık…
Oğuz Atay - ” Tutunamayanlar ”

Dipsiz bir kuyu gibi düştükçe düşeceğim içime,
Kararacak her yanım yabancılaşacağım kendime,
Gün gelecek hatırlamayacağım neye üzüldüğümü bile,
Alışacağım halime, sıkışacağım çaresizliğime.


”Yalnızlık dedikleri bayat çay, ıslak sigara, sıcak bira tadında bir şey işte…”

- Yılkı Can –


“Yine de yaşamak zehirli bir şeydi. Her an yeni bir umuda dönüşerek kanımıza karışabiliyordu.”

-Bu İşte Bir Yalnızlık Var



Yalnızlık aslında herkesin ucundan kıyısından içine kapılıp sonrada şu yada bu şekilde,o yada bu insanlar sayesinde çıkıp gittikleri bir oluşum.’Modern bir komplo’ demek yanlış olmaz bence,insanın yalnızlaşması en çok sistemin işine gelir çünkü yalnız insan umarsız olur.Bütün büyük katiller yalnızdır,yalnız insanın ‘çalışmaya’ daha fazla zamanı ve daha az bahanesi olur.
Yalnızlık içinden çıkılamayan bir şeye dönüşebiliyor,çünkü insan özüne ‘yabanlığa’ dönmeye çok meyilli,,unutuyor öncesini ve yalnızlığına dahil olan(ve dahil oluşuyla yalnızlığı parçalayan) biri çıkınca ona nasıl davranacağını bilemiyor.
Yalnızlık daha iyi diyor böyle olunca,buna inandırıyor kendini…



Yalnızlık
Yalnızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil, duvarlara baka baka.
Bir dost göz arayışıyla,
Saat tıkırtısıyla….
Korkmam geçinip gideriz biz mutlulukla,
Ama;
“Günün aydın, akşamın iyi olsun” diyen biri olmalı.
Bir telefon çalmalı ara sıra da olsa kulağımda.
Yoksa, zor değil, hiç zor değil,
Demli çayı bardakta karıştırıp,
Bir başına yudumlamak doyasıya.
Ama; “Çaya kaç şeker alırsın?”
Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra…
-Can Yücel




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder