Buz gibi bir yatak, kutuplar misali
yatakta bir kadın , iyilik timsali
Kadının adı yok
gözünde yaş var
Salonda kanepede
anasonlu soluklar veren kocası var
Kadının adı yok
omzunda dünyanın yükü
yan odada uyuyan çocukları var
Bir hatıra canımı sıktı yine
bu gün öğlene yakın
canlandı gözlerimde
binlerce yüz, binlerce beden
karşımdalar işte yine;
geçmişin rahipleri
eski dostlar bunlar
değişmiş, unutulmuş, unutturulmuş hepsi
zamanın içindeki kumlar gibi
çok ama önemsiz , var ama gereksiz
Güzel rüyalar görürüz bazen
gökyüzünün mavi, güneşin tepede
kızların hepsinin güzel
hepsinin bize hasta olduğu rüyalar
Bu rüyalardan birinde, bir göl kıyısında
bir şişe şarap birde Epikür var yanımda
kızlar yok , keşke olsalardı
Epikür konuşuyor , kendi bahçesinde gibi
ben şaraba veriyorum kendimi
arkadaşlık diyor Epikür, tanıdık geliyor bana
ama çıkaramadım şimdi , neyse rüya bu zaten
ben şişeyi yarılıyorum ,Epikür hala konuşuyor
ah kızlar burada olsaydı diyorum, kızıyorum:
kart sesli Epikür’e
şişe bitiyor ,kafam dönüyor
Epikür derin bir nutuk çekmekte
-mis gibi yapıyorum bende, dinlermiş gibi
Kulağıma yine onun kelimesi geliyor
‘arkadaşlık ’ neydi bu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder