(KÖPEK,LANET VE ÖLÜM)
Yıllar önce kanlı ve vahşi hikayeler biriktiren yaşlı bir
koleksiyoner tanımıştım.
Çok büyük ve güzel bir evi vardı,gördüğüm en büyük bireysel
kütüphaneye sahipti.Tam bir ‘gotik öykü’
tutkunuydu.Bazen bana saatlerce
lovecraftdan bahsederdir.O kadar tutkulu bir şekilde yapardı ki bunu hiç
sıkılmadan onu dinlerdim,oysa konu hakkında hemen hiç bilgim yoktu-aslında o
ana kadar okuduğum ve gotik sayılabilecek tek öykü stephen kingin ‘cehennem
kedisi’ isimli öyküsüydü- o bana yüzlerce öykü anlattı.Çoğunu unuttum ama bir
tanesi-sebebini bilemesemde-çok net şekilde aklımda kaldı,onu yazmak
istiyorum.Bu sanki anlatamadığım,içimden bir türlü atamadığım bir sorumluluk
gibi,içimde sürekli yanan bir ateş gibiydi.Anlatıp kurtulmak istiyorum,bu lanetli
öyküden.
Mortel çiftliği doğu fransanın en büyük çiftliklerinden
biriydi.O yıl altın çağını yaşıyordu,hasat çok iyiydi,herkes mutluydu.Çiftlik
sahibi bay Beal o kadar keyifliydi ki,kendisi her zamanki gibi zamparalık
işleri için şehre giderken çiftliktekilere izin verdi.Ortalıkta bir bayram
havası vardı.Bazı işçiler biriktirdikleri paraları birkaç kadeh içkiyle
tüketmek üzere şehre hücum etti.Daha sakin bir ruh haline sahip olanlar
günlerini ağaç gölgelerinde uzanarak geçirdiler.Çiftlikteki birkaç çocuk
etrafta oraya buraya koşturup onlara bağıranlar olmadan rahatça oyun oynuyordular.Çocuklardan
biri oyunlara pek ilgi duymuyordu,sanki sıkılmış gibiydi.Bir köşede öylece
oturmuş diğerlerinde bakıyordu.Birden tarlalara uzanan patikanın görünmeyen bir
yerinde bir köpeğin havlaması duyuldu.Çocuk heyecanla başını çevirdi,Çiftlikte
hiç köpek yoktu,bay Beal herhangi bir ürün elde edemediği hayvanları sevmezdi.Çocuk
heyecanla o tarafa bakarken ona doğru koşan bir köpek gördü.Çok
sevimliydi.Çocuk heyecanla ayağa kalktı.köpek önünde heyecanla
zıplıyordu.Durumu gören diğer çocuklar hemen oraya toplanmıştı.Hepsi büyük bir
heyecanla köpeği okşuyordu.Uzakta bir ağaç gövdesine yaslanmış oturmakta olan
Markey çocukları ve köpeği gördü.Yazık olacak diye geçirdi içinden çünkü bay
Beal gelince köpeği def edecekti.Durumu gören başka birkaç yetişkin çocukları
uyardı,hatta bir tanesi köpeği kovaladı.Köpek geri dönüp ayaklarının dibinde
zıplamaya başlayınca onu sevmeye başladı.Çok güzel bir köpekti,neşeliydi
hareketliydi,sağlıkla parıldayan gür kahve rengi tüyleri vardı acaba nereden
gelmişti?.Böyle bir köpeği sahibi mutlaka arıyor olmalıydı,öyle ya böyle güzel
bir şeyi kim kaybetmek isterdi ki?.
Çiftlikteki hemen herkes bir şekilde köpeği sevmekle beraber
kaderinin ne olacağını bildiklerinden ona çok yaklaşmamaya çalışıyorlardı.Ertesi
sabah öğlen saatlerde bay beal çiftliğe döndüğünde köpek herkese yaptığı gibi
onunda ayaklarının dibinde zıplamaya başladı.Bir kaç çalışan bu olayı izliyor
ve her an köpeğe gelebilecek olan tekmeyi bekliyorlardı,ama beklenen olmadı bay Bean bir süre baktıktan sonra eğilip köpeği
sevdi.Etraftakiler bir sessizliğe bürünmüştü,’adı ne bunun?’diye sordu bay
Bean. Kimseden ses çıkmadı.Bay Bean doğrulup gülümsedi ‘adı mignon olsun’ dedi.
O günden sonra mignon
,mortel çiftliğinin maskotu oldu.Herkese yanaşıyor bir şekilde kendini
sevdiriyordu. Mignon çiftliğe geldikten birkaç hafta sonra ,Sıcak bir günde
mignon ve çiftlikten bir çocuk kayboldu.Herkes en başta ikisinin bir yerlerde
oyuna daldığını düşündü ama akşam olduğunda ikiside hala ortada yoktu.5-6
kişilik bir grup onları aramaya gitti ama bir sonuç alamadılar.Aslını
söylemek gerekirsen kayıp çocuğun ailesi dışında herkes mignonu daha çok merak
ediyordu.Ertesi sabah daha kalabalık bir grup onları aramaya gitti.Çok geçmeden
mingnon yakınlardaki ırmağın kenarında bulundu ama çocuktan eser .yoktu.İşçilerden
biri ırmağın ortasında kayaların arasına sıkışmış bir çocuk eli gördü.
Diğerlerine durumu söyledi aralarından en iyi yüzme bilen
çocuğun bedenini almak üzere ırmağa atladı.Akıntı biraz zorlasada kayanın
yanına vardı.Kıyıdan herkes merakla ona bakıyordu ve birden bir çığlık
duyuldu.Adam ırmağın ortasında tek eliyle kayaya tutunmuş diğer elinde kopuk
bir kol tutmaktaydı.Çocuğun bedeninin geri kalanı yoktu ve hiç bulunamadı.Çiftliğin
üzerine bir yas havası çökmüştü.Çocuğa bir vahşi hayvan saldırmış
olacaktı,kimsenin bundan şüphesi yoktu.Aslında içten içe çocuğa üzülmekle birlikte mignonun kurtulmasına sevinenler bile vardı.Bu olaydan birkaç gün sonra
bay Beal avlanmaya giderken mignon peşine takıldı.Bay beal bundan memnun
olmuştu herke kadar oda mignonu seviyordu.Bay beal akşam olduğunda hala avdan
dönmemişti,birkaç kişi iyi yürekli patronlarını aramak için çıktı ama onu
bulamadılar.Ertesi saban ormanın iç taraflarında Bay Bealın bedenin bir kısmı
bulundu.
Mignonda oradaydı,yaralanmıştı,gövdesinde derin bir kesik vardı.Herhalde Bay beale saldıran vahşi hayvan onada saldırmıştı yada mignon bay beali kurtarmaya çalışmıştı,evet böyle olmuş olmalıydı.Bay bealin ölümünden bir ay sonra mirası devralan uzak akrabalardan biri çiftliği satışa çıkardı.Çiftliğe kimse talip olmadı orada uğursuz bir şeyle olduğuna inanılıyordu.İşçiler birer birer oradan ayrıldılar.Hemen hepsi ayrılırken migronuda götürmek istediler ama migron ortalıkta yoktu.Geldiği gibi garib bir şekilde yok olmuştu.
Mignonda oradaydı,yaralanmıştı,gövdesinde derin bir kesik vardı.Herhalde Bay beale saldıran vahşi hayvan onada saldırmıştı yada mignon bay beali kurtarmaya çalışmıştı,evet böyle olmuş olmalıydı.Bay bealin ölümünden bir ay sonra mirası devralan uzak akrabalardan biri çiftliği satışa çıkardı.Çiftliğe kimse talip olmadı orada uğursuz bir şeyle olduğuna inanılıyordu.İşçiler birer birer oradan ayrıldılar.Hemen hepsi ayrılırken migronuda götürmek istediler ama migron ortalıkta yoktu.Geldiği gibi garib bir şekilde yok olmuştu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder